Terk itdi ben za‘îfini gitdi revân gibi
Gelmek müyesser olmadı bir dahı cân gibi
Serkeşlik eylemezse o servün ayağına
Yüzler süriyü varayın âb-ı revân gibi
Devr içre gerçi sen de serâmedsin iy Güneş
Olmayasun ol âfet-i devr-i zamân gibi
İy âh o mâhun irişemezsün kulağına
Başun gerekse göklere irsün figân gibi
Tîr-i gamun nişânesidür diyü Bâkî’yi
Elle ki halk çekdi çevürdi kemân gibi
...
...
Ben zayıf (ve âciz âşığını) terk (edip) rûh(un bedenden ayrılması) gibi gitti. Cân gibi bir daha gelmesi müyesser olmadı.
İnatçılık ve dikbaşlılık etmezse, akar su gibi yüzler sürerek o servi (boylunun) ayağına varayım.
Ey Güneş! Dünyanın serâmedi olsan da, o zamanın âfeti gibi olamazsın.
Ey âh! Başın figân gibi göklere erse de o ay (yüzlünün) kulağına erişemezsin.
Gam okunun nişânesidir diye, Bâkî’yi elle bir bak ki, halk (onu) yay gibi çekip çevirmiştir.